İnsan, genellikle ömür yolculuğunu düz bir çizgiymiş gibi tahayyül etse de bu yolculuk düz bir çizgi halinde değildir. Yaratım itibariyle kendini var edebilen, kendi kaynağını oluşturabilen ve kendi yaşamını sürdürebilen her şey, âdeta bir daire şeklinde hareket halindedir.
Düşünün... Doğal yollarla elektrik elde etmek için bir pervaneye, bir yerden bir yere gitmek için tekerleğe, buğdayı öğütmek için değirmenlere ihtiyaç vardır. Ve fark ettiyseniz her biri dönerek bir enerji üretir.
İnsan da kendi içinde bir yaşam döngüsüne sahiptir. Acıkınca yemek, üşüyünce giyinmek, yorulunca uyumak gibi birçok eylem, yaşam döngüsünün birer parçasıdır. Ancak insanoğlu öyle muazzam bir makineye sahiptir ki, yemek yemeden günlerce yaşayabilir, uyumadan günlerce durabilir, konsantre olursa üşümeyebilir. Dolayısıyla kendi içindeki enerjiyi, döngü içerisinde kullanır. Çünkü tüm kâinat, insanın içinde gizlidir. İnsan, kâinatın bir hazinesi gibidir.
Kâinat da sürekli bir döngü hâlindedir. Bu döngü içinde insan, doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Hâttâ yaşlılık, bebekliğe benzer; yani bir başa dönüş vardır. İşte bu yüzden de insanın ömür çizgisi bir daire şeklindedir. Ve insan bu daire içinde koştukça, bir şeylerden kaçtıkça, aslında kaçtığı şeye doğru gider.
Örneğin katı kuralları olan ve “Asla böyle yapmam” diyen biri, yapmam dediği konuyu bir gün gelip yapabilir. Çok fazla alışveriş yapan, evin her yerini eşyalarla dolduran bir Demevi, gün gelir, bir gecede her şeyini atabilir. Çok âşık olan bir Sovdavi, sevdiği kişinin yanlış bir davranışını gördüğünde onu terk edebilir. Çocuğuna sürekli ders çalışması konusunda baskı yapan bir annenin çocuğu, okulu bırakmak isteyebilir. Bu sebeple hiçbir şeyin uç noktasına gelmemek gerekir.
Aynı durum ibadetlerdeki aşırılık için de geçerlidir. Farz olan ibadeti yapmayıp, nafile ibadetlere yönelmek de bir aşırılıktır; helâl ortamda peçeyle oturmak da aşırılıktır. Bu aşırılıklar, uç noktalardır ve herhangi bir şeyi uç noktalarda yaşamak, onun zıttını yaşamaya yakın noktadadır. Bu yüzden de uç uca yakındır.
Dengeyi doğru kurabilmek, kişinin maneviyatını daha uzun vadede yaşayabilmesini sağlar. Allahû Teâlâ, daire şeklinde yarattığı her şeyin kendi kendine enerji üretmesini ve dışarıdan bir enerjiye muhtaç olmayacak şekilde var olmasını sağlar. İnsan, Allahû Teâlâ ile gerekli bağlantıyı kurduktan sonra dışarıdan başka bir şeye muhtaç olmadan ömrünü en güzel şekilde sürdürebilir.
Zeynep Işık Büyükbay