İnsanoğlu çoğunlukla hangi yolu seçmesi gerektiği düşünür. Halbuki insan, zaten bir yoldadır. Hangi yolu seçerse seçsin, var olduğu yoldan ona göre dönmesi gerekir.
Zihin, bazı konuları soyut düşünür ve insan, düşündüğü gibi bir değişikliğin olmasını bekler. Diğer bir deyişle kişi, kendisine çözüm için soyut bir yol seçmiştir ve doğrudan o yola geçiş yapacağını zanneder. Örneğin eşini hep küçümseyen ya da onu aşağılayan biri, bir gün eşine doğru davranmaya karar verir ve her şeyin düzelmesini bekler. Çünkü kendine göre, yapması gerekeni yapmış, seçmesi gereken yolu seçmiştir. Peki ya dönüş? Seçilen yolun bir de dönüş yolu vardır aslında... Eşinin dönüşü, kişinin kendine dönüşü, dönmeyişi...
Bunları düşünmüş müdür?
Kişi burada bunca zamandır alıştığı davranış biçiminden bambaşka bir davranışa doğru gitmeyi planlamaktadır. Yani soyut düşünen duygusal zihin, küçümseme veya aşağılama yolundan doğru davranış yoluna gitmeyi düşünmektedir. Ancak ilahi kanun böyle çalışmaz.
Kanun-i ilahinin matematiği der ki, “Var olduğun yoldan, tercih ettiğin yola geçmek için, ilk önce var olduğun yolun dönüş yoluna girmelisin.”
Tatil planlarınızı hatırlayın. Bütün bir yol boyunca çalıştığınız, çabaladığınız; ev işleri, çocuklar, okul, dersler derken tatil zamanını iple çektiğiniz ve hazırlıklar yapmaya başladığınız günleri getirin gözünüzün önüne... Tatil için alışveriş yaptınız, yeni kıyafetler, çantalar aldınız, listeler tuttunuz. Gideceğiniz yerle ilgili teyitlerinizi tamamladınız. Kendinzi, eşinizi, çocuklarınızı, bavullarınızı hazırladınız. Erkenden uyanıp güneşin doğuşuyla arabanıza maaile binip yola çıktığınız tatilleri hatırlayın. Hepinizde ayrı bir heyecan... Şarkılar söyleyip, fotoğraflar çekilerek gidilen yol...
Peki Dönüş Yolu?
Dönüş yolu, gidiş kadar keyifli değildir. Çünkü tatil bitmiştir, yetişilmesi gereken işler, başlayacak okullar, ödenecek faturalar, yıkanacak bavullar dolusu çamaşırlar vardır sizi bekleyen... Tatil sonrası yeniden rutinin başlayacağını bilmenin verdiği stres, dönüş yolundaki trafik, biriken işler, “bu yol ne zaman bitecek” homurdanmaları...
Bu Yol Biter Mi Peki?
Dönmeyi bilirseniz biter.
Bir önceki örneğimize geri dönelim. Eşini aşağılayan kişi, artık doğru davranışı seçtiğini ve bundan sonra eşinin mutlu olmasını bekler ama uzun bir dönüş yolu ile karşılaşır. Bu dönüş yolunda eşi artık onun sık sık onun samimiyetini ölçmekte ve kişinin kendisi de iyileşme sancıları yaşamaktadır. Bu dönüş kutsaldır... Çünkü kişinin çektiği dönüş yolu sıkıntıları kişinin hak edişini arttırmakta, onu marifetlendirmektedir. Dönüşte olan kişi, yolunu tamamlayıp yeniden yol ayrımına geldiğinde, gerçekten tercih ettiği doğru davranışa geçtiğinde işte burası tam bir meşk halidir. Allah tüm âleme bu kişiyi gösterir ve şahadet eder tüm âlem onun tövbesine...
En çok nerede takılır insan biliyor musunuz? “Ben, tercih etmem gereken yolu seçtim. Neden işler daha kötü oldu?” dediği yerde. Yani dönüş yolunu yok saydığında...
Dönmeyi bilmeyenin, hangi yolu tercih ettiğinin bir önemi yoktur.
Dönüşler gidişlerden daha zordur; zor olanda bereket bulunmaktadır.
Ve her gidişin bir dönüşü vardır.