KOKUNUN KISA TARİHİ ve KOKUNUN İSLAM’DAKİ YERİ - II

KOKUNUN KISA TARİHİ ve KOKUNUN İSLAM’DAKİ YERİ - II

KOKUNUN KISA TARİHİ ve KOKUNUN İSLAM’DAKİ YERİ - II

İslam ve Koku:

İslam âleminde ise Peygamber Efendimiz ‘in (SAV)güzel kokulara düşkünlüğü ve İslam dininin güzel kokuların kullanımını sünnet olarak kabul etmesi, kokuların kullanımını artırmıştır. Peygamberimiz (SAV), gündelik hayatında, “sükke” denilen bir koku kutusunu sürekli yanında bulundurmuş; seyahate çıktığında koku şişesini yanına almayı ihmal etmemiştir. Kur’an-ı Kerim yazan kimi hattatların, kullandıkları mürekkebi misk ve amberle karıştırıp, Kur’an-ı Kerim’in güzel kokmasını sağladıkları da bilinmektedir.

Bilhassa Orta Çağ’daki İslam dünyasında kadın ve erkekler için ayrı kokular üretildiği, bu alanda öncü olunduğu bilinmektedir. Ayrıca “Galiye” adı verilen çok pahalı ve zengin kesim tarafından tercih edilen parfümlerin yanı sıra masrafı az olan, ucuz türde parfümlerin de üretilmesiyle her kesime hitap eden bir parfümcülük anlayışı gelişmiştir.

Müslüman mimarlar, güzel kokulu maddeleri cami inşaatı sırasında minare harcına ilave ederek güneş ısısıyla koku moleküllerinin aktive olmasından yayılan kokuyu rüzgarın peşine takarak cami etrafında hoş kokulu bir ortam sağlamışlardır. Evliya Çelebi bu tekniğe uygun bir çalışmayı Diyarbakır seyahati sırasında nakletmiştir. İpariye Camii’nin inşaatında minare harcına “misk” tozu eklenir. Evliya Çelebi, bilhassa sabah gün doğumuyla birlikte sabah ezanına imani bir kokunun eşlik edip müminleri mest ettiğini aktarır.

Yine her caminin çevresine farklı türde kokulu bitkinin ekilmesi de İslam mimarisinin kokunun pozitif etkisinden faydalandığını göstermektedir. Bunun yanı sıra İslam’da kokulara özel bir yer ayrıldığı görülmektedir. Kur’an’da ve birçok hadiste safrandan, öd ağacına, miskten, kafura kadar birçok kokudan “sıfat” olarak bahsedilir. Peygamber Efendimizin (SAV) İmam Nesai’nin “İşretü’n- Nisa” isimli eserinde naklettiği üzere, şöyle bir sözü bulunmaktadır: “Bana bu dünyadan koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazda kılındı.” Bu söz gerek İslam dininde gerekse de İslam toplumlarında kokunun mühim bir unsur olduğunu göstermektedir.

İbn-i Sina ve Birûni gibi önemli tıp âlimleri, birçok bitki ve kokusunun çoğu hastalığı önleyici ve giderici olduğunu söylemiş ve hastalar üzerinde uygulamışlardır. Örneğin en yaygın olarak hastalıklara karşı gül kokusunun kullanıldığı bilinmektedir. Bu âlimler, gülü akıl hastalarının tedavisinde kullanmış ve hafızayı açtığını, belleği güçlendirdiğini görmüşlerdir. Osmanlı hekimleri, Mevlâna’nın “Koku, gönül gözünü açar” tavsiyesinden etkilenmiş, insanların tabiatlarını çok iyi tanıyarak, buna göre kokular belirlemeye çalışmışlardır.

Kokunun Fıtratta ve İslam’da Yeri 

Arapça kökünden gelen rā’iḥat  ( رائحة ) "güzel koku, parfüm" sözcüğünden alıntıdır. Arapça rūḥ  ( روح )  “soluk, nefes, koku” sözcüğünün dişil (müennes, feminin) halidir.

Yüce Allah, kâinattaki her varlığa, ona mahsus, onun bir nevi kimliği mahiyetinde bir koku yerleştirmiştir. Bu nedenle her şey kokusuyla tanınır. Üzerinde düşünmemiz gereken, Rabbimize iman ve hayranlığımızı arttıran, kudret mucizelerden biri de kokudur. Ayet ve hadislerde “rîh” , “reyhan” ve “râyihâ” kavramlarıyla ifade  edilen koku, insan için aynı zamanda büyük bir nimettir. Kur’an-ı Kerim nimet özelliğine şöyle dikkat çekmektedir:

"Yeri bütün yaratıklar için serdi. Onda meyveler ve salkımlı hurma ağaçları var. Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler var. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?" (Rahman Suresi, 10–13)

Her varlığın özü, aynı zamanda esansıdır. Arapçada “ıtr” olarak ifade edilen esans, her varlığın bu kendine özgü kokusunu dışarıya saçmasıdır. İşte bu özden saçılan koku “rayiha” olarak adlandırılmıştır. Gözle görülmediği halde etkisi hissedilen rüzgârda rayiha ile aynı kökten olan “rîh” kelimesiyle ifade edilir. Çünkü koku da görülmez ama etkisi hissedilir.

İlginçtir ki hem rüzgâr anlamındaki “rîh” hem koku anlamındaki “rayihâ” kelimeleri “ruh” ile aynı köktendirler. Çünkü herşeyin kokusu onun ruhu hükmünde bir etkiye sahiptir. Ayrıca koku da ruh gibi bir mahiyet içindedir. Manevi ve latif olduğu için mahiyeti bilinmez ama varlığı da inkâr edilemez. Koku ruha benzer hatta kimisine göre ruhun bir özelliği olması itibariyle ruhla aynı kökten türetilmiştir. Güzel kokuların ruhun hoşuna gitmesi de bundandır.

Etiketler: #koku #güzelkoku #rayiha #misk #amber #sünnet #islam #islamdakoku #parfüm #kokununtarihi #tütsü #kolonya #kokunungücü

Etiketler: #koku #güzelkoku #rayiha #misk #amber #sünnet #islam #islamdakoku #parfüm #kokununtarihi #tütsü #kolonya #kokunungücü
Ağustos 12, 2024
Listeye dön