Ramazan ve Orucun Mahiyeti

Ramazan ve Orucun Mahiyeti

Kelimelerin kökenini inceledikçe mahiyetlerini daha iyi kavrarız. Bu yüzden oruç, iftar, sahur, imsak tam olarak ne anlama geliyor, yeniden hatırlayalım:

Oruç, Farsça kökenli bir sözcük olup “gündüz” anlamına gelen “rûze” kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Bu kelime Türkçe’ye ilk olarak “oruze” şeklinde geçmiş, daha sonra oruç şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Arapçada ise oruç “savm” ve savm’ın çoğulu olan“sıyâm” kelimeleriyle ifade edilir. Savm kelimesi sözlükte; kişinin kendisini yeme, içme, yürüme, konuşma, söz ve davranıştan alıkoyması, kendini tutması ve engellemesi anlamına gelir.

Orucun başlangıcı için şer’an belirlenmiş olan vakte ve yatsı namazı ile sahur vaktinin sona erdiğini belli eden zaman dilimine de imsâk denir. Kökü, “ك س م” olan imsâk kelimesi, tutmak, alıkoymak, bir şeyi yapmaya karşı kendini tutmak demektir. Kişinin, orucu bozacak fiillere karşı kendisini iftar vaktine kadar tutmasıdır. İmsak, orucun önemli sırlarından biridir. İmsak, sadece oruç vaktinin girmesi ve orucun yasaklarına karşı kişinin kendisini tutması demek değildir. İmsak derin mânâda her türlü kötü ve çirkin davranışı terk etmeyi ve bunlara karşı uzak durmayı ifâde eder. İmsak, kulu Allah’tan uzaklaştıran her şeyden uzak durmaktır. Kökü, “ك س م” olan imsâk kelimesi, orucu bozacak fiillere karşı kişinin kendisini iftar vaktine kadar tutması, her türlü kötü ve çirkin davranışı terk etmesi ve bunlara karşı uzak durması anlamına gelir. İmsak, kulu Allah’tan uzaklaştıran her şeyden uzak durmaktır.

Kelime olarak “ر ط ف ” kökünden türeyen iftar kelimesi ise, açmak, yarmak, kesmek anlamına gelir. İftar, güneşin batmasıyla oruç tutma vaktinin hükmen sona erdiği ve orucun tamamlandığı andır. Efendimiz Aleyhisselatû Vesselam’ın, “Kim bu ayda bir oruçlunun iftarını açmasına vesile olursa bu onun günahlarının affına ve cehennemden kurtuluşuna sebep olur. İftarını açanın sevabından bir şey eksilmeyeceği gibi, iftar ikram edenin de oruç tutan kadar ecri vardır” buyurmak suretiyle oruç tutanlara iftar ikramı teşvik ettiği bilinmektedir.

“Sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri” anlamına gelen sahur, seher kelimesiyle aynı kökten türemiştir ve orucun başlangıç zamanı olarak bilinen imsâk’tan hemen önceki vaktin adıdır. "Sahura kalkın, zira sahurda bereket vardır", “Gündüzün orucuna tahammülünüzü temin için sahur yemeğinden, gece namaza kalmak için de kuşluk uykusundan istifade ediniz” Hadis-i şerifleri, Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) sahura verdiği önemi göstermektedir.

Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar sadece aç susuz kalmak değildir. Oruç, kendi kendine iyileşme mekanizmasını vücuda hatırlatmaktır. Oruç sisteminde kişi tüm vücuduna, nefsine, duygularına, zihnine maddi manevi iyileşmeyi öğretir. Oruç tutmak, maddi manevi iyileşmektir.

O halde önce “tutmak” ile başlayalım. “Ey oruç, tut beni!” diyelim.

Ey oruç!

Yiyip içmeye karşı dudaklarımı, ağzımı,

Yalana, yanlış konuşmalara, kötü söze karşı sesimi, dilimi tut.

Harama bakmaktan gözlerimi,

Her türlü açlığa, arzuya, şehvete karşı nefsimi tut.

‘Daha fazlasını iste’ , ‘Boş ver yapma’ diyen seslere, vesveselere karşı kulaklarımı,

Beni yanlışa sürükleyecek ise ellerimi ve ayaklarımı tut.

Yalancı tesellilere inanmaktan kalbimi,

Cimri, müsrif, riyâkar, hırsız, hain, yalancı olmaya karşı tüm benliğimi tut...

Bana külfet gelen şeylere karşı zihnimi tut...

Beni alışkanlıklarıma karşı hükümdar tut...

Ey Oruç, elimden tut. Kaldır ayağa, Allah’ın rızasını kazanmak üzere çıktığım bu yolda beni sabit tut.

Seni tutmaya razıyım, seni tutmaktan memnunum, seni tutmaya gönüllüyüm.

Ey Oruç, beni iyi, doğru, Allah’ın istediği yol üzre tut.

Zeynep Işık Büyükbay

Etiketler: Ramazan ve Orucun Mahiyeti
Nisan 08, 2024
Listeye dön