Hepimiz yaşadığımız süreçte mutlaka hata yapmışızdır. Daha doğrusu “yanılmayan, kusur işlemeyen, hata yapmayan insan yoktur” da diyebiliriz. Ancak her hata aynı değildir. Bazı hatalar büyük, bazı hatalar küçük gelir bize. Peki buna neye göre, nasıl karar veririz? Yani bir hatayı büyük ya da küçük yapan nedir, hiç düşündünüz mü?
İşte ben de uzun süredir tefekkür ettiğim bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim. İnsanlar genelde kendilerini savunurken neden, nerede yanlış yaptıklarını sorarlar. Karşı tarafın büyük bir hata yaptığından bahseder, kendilerinin uzun süreli yaptıkları küçük hataların büyük hataların karşısında bir hiç olduğunu söylerler. Hakikatte böyle midir, bunun üzerine düşünmek gerekir.
Uzun süre yapılan küçük küçük hatalar mı, yoksa tek seferde yapılan büyük bir yanlış mıdır, bir şeyin ‘büyük’ ya da ‘küçük’ olduğunu belirleyen?
Bir şeyin kalitesi, sürece bağlı olmakla artar. Örneğin bir kitabın yarısını bir günde okudunuz; sonra bir yıl elinize kitap almadınız, diyelim. Her gün kitap okuduğunuzda ise konuşma şekliniz, düşünce yapınız, hayal gücünüz değişir, yapınız daha kaliteli bir hale dönüşmeye başlar. Dolayısıyla bir günde yarısını okuduğunuz kitap, sürece bağlı okunan birer sayfalık okumalara göre, belki de yüzde bir oranda bir etki yapacaktır ki o da çok hızlı etki ettiğinden hızlı bir şekide kaybolacaktır.
Yapılan yanlışlar veya hatalar da böyle değil midir? Küçük küçük ama sürekli yapılan hataların aslında büyük bir hatadan çok daha yanlış olduğunu neden düşünmeyiz? Sıklıkla sürekli küçük yalanlar söylemek, sürekli birilerinin kalbini kırmak, sürekli birisinin arkasından konuşmak... Bunları yaparken “çok küçük” şeklinde düşünebilir insan. Bunun aslında tek seferde yapılan büyük bir hatadan çok daha zarar verici ve kalite bozucu bir durumu olduğunu fark etmemiz gerekir.
İnsanı küçük şeyler kemirir ve bitirir. Büyük dediğimiz hatalar, aslında insanın neresinin, hangi yönünün iyileşmesi gerektiğini bildiğimiz yerdir. Süreklilik arz eden küçük hataların sebebinde duygu durumu, hastalık, bilinçaltı problemi, davranış sorunu, kasıtlı bir hareket olabilir, bunların hangisinin temel sebep olduğunu anlamak ise zaman alır.
Hata yapma konusunda, bir diğer konu da, karşı taraf size büyük bir yanlış yaptığında, sizin de ona karşı küçük büyük fark etmeksizin, hata işlemeye hakkınızın olduğunu düşünmenizdir. Hatta “Onun yaptığı yanında benim yaptıklarım söz konusu bile olamaz” diye aklınızdan geçirdiğiniz bile olur. Sizin küçük gördüğünüz davranışları (hatalı davranışları) devam ettirmeniz, o kişinin, bunları hak ettiğini düşünmeniz, sıkıntılı bir durumdur. İlahi sistem, bunu zaten gösterir. Çünkü hiçbir zaman doğru ve yanlış yan yana kalmaz, mutlaka ayrışırlar. Karşı taraf ciddi bir yanlışın içindeyse, siz, doğru tarafta kaldığınızda belli bir süre sonra, Allah’ın sistemi sizi ondan uzaklaştırır. Çok büyük yanlış yapan bir insanın yanında uzun yıllar yaşıyorsanız, bilin ki, sizin de bir yerde yanlışlarınız vardır...
Doğru ve yanlış birbirini iter, birlikte var olamazlar. Bu bağlamda sizin, size yapılan büyük yanlışın karşısında küçük hataları yapma hakkınız, gerçekte yoktur ve sisteme aykırıdır. Büyük hata dediğiniz şey aslında sistem içinde küçük görünür; küyük hata dediğiniz şey de sistem içinde büyük görünür. Allah katında sizin süreklilik arz eden yanlışlarınız, tek sefer yapılan büyük bir hatadan daha tehlikeli ve daha iyileştirmesi zor olabilir.
İnsan, bir hata yaptığında doğruya daha yakın yerdedir. Ancak bir kişi, hata yaptığını düşünmüyor, küçük küçük yaptığı hataları normalleştiriyor, rutinine yayıyor ve üzerinde konuşmaya değer bulmuyorsa, yanlışın en dip noktasında, doğruya en uzak kalan yerdedir. Çünkü bir şeye alışılmışsa, en zoru, alışmışlıktan dönmektir. Bu sebeple hata yapmaya alışmak, tek seferde yapılmış bir yanlıştan daha büyüktür.
Bizler hangi hatanın büyük, hangi yanlışın küçük olduğuna kendimiz karar vererek, haddimizi aşmış olmaktayız.
Her gün gıybet eden bir kadının, bir kere hırsızlıktan yakalanmış bir adamı eleştirmeye hakkı pek yoktur aslında. O kişinin hırsızlığından dönüş olabilir ama alışılmış gıybetten dönüş çok zordur. Bu yüzden Allahû Teâlâ, bizlere ilahi sistem gözlüğü ile bakmayı, kendi yanlışlarımızdan büyük küçük demeden dönmeyi ve hakikate teslim olmayı nasip etsin.
Zeynep Işık Büyükbay